FUHUŞU ÖNLEMENİN TEK ŞARTI; ERKEKLERİN ERKEN EVLENMESİ

Fuhuş insanlığa karşı bir hakaret-tir. Fuhşu, ahlak konfe-ransları ve hukuki iyi niyet gösterileri ile önlemeye olanak yoktur. Fuhuşun önlenmesi ve tamamen ortadan kaldırılması daha önce bazı şartların ortadan kaldırılması daha önce bazı şartların ortadan yok edilmesi ve bazı yeni şartların da yaratılması ile mümkündür. Dediğim gibi bu şartların birincisi, insan doğasının ve özellikle her erkeğin ihtiyacını karşılaması için erken evlenme olanağının sağlanmasıdır. Bu konuda kadın ise ancak basit bir rol oynamaktadır. - Bundesarchiv Bild 183 H1216 0500 002 Adolf Hitler cropped

Bundesarchiv_Bild_183-H1216-0500-002,_Adolf_Hitler_(cropped)Fuhuş insanlığa karşı bir hakaret-tir. Fuhşu, ahlak konfe-ransları ve hukuki iyi niyet gösterileri ile önlemeye olanak yoktur. Fuhuşun önlenmesi ve tamamen ortadan kaldırılması daha önce bazı şartların ortadan kaldırılması daha önce bazı şartların ortadan yok edilmesi ve bazı yeni şartların da yaratılması ile mümkündür. Dediğim gibi bu şartların birincisi, insan doğasının ve özellikle her erkeğin ihtiyacını karşılaması için erken evlenme olanağının sağlanmasıdır. Bu konuda kadın ise ancak basit bir rol oynamaktadır.

İnsanların ne kadar saçma konuştuklarının ve içlerinden ne kadarının akılsız olduğunun en güzel örneği, sosyeteye mensup annelerin, kızları için “görüp geçirmiş” bir damat bulunursa çok memnun olacaklarına dair söyledikleri sözlerdir. Bu tip görüp geçirmiş olgun erkekler ise az değildir. İşte böyle bir damatla yapılan evlilikten doğan çocuk da, bu akla ve düşünceye uygun bir yaratık olacaktır. Bu davranıştan dolayı ileride çocuklarımızdan ve torunlarımızdan bizim omuzlarımıza ne kadar lanetler yükleneceği düşünülemiyor mu? İşte uygarlık kuran ırklar böyle çökerler ve yavaş, yavaş ortadan silinirler.

Aslında evlilik bir gaye olarak düşünülemez. Evlenme daha büyük bir gayeye, ırkın çoğalması ve devamını hedef  alanbir amaca hizmet etmelidir. Evlenmenin tek anlamı ve görevi budur.

Bu böyle kabul edildikten sonra, erken evlenmenin uygun olup olmayacağı, amaca hizmeti yerine getirmesi ile değerlendirilebilir. Erken evlilik, genç aileye, kusursuz ve sağlam nesil yetiştirmesine olanak sağlayacağı için çok uygundur. Ama şurası unutulmamalıdır, erken evlenme, önceden toplumsal tedbirler alınmadan yapılmamalıdır. Tedbir alınmadan yapılan erken evlilik yarar değil zarar bile getirir.

Bu küçük nokta, toplumsal yönden çok önemlidir. Kesin tedbirlere baş vurularak çözüm getirir. Sosyal olduğu söylenen Alman Cumhuriyeti, konut sorununu çözmeyi başaramaz ve sadece bu yüzden evlenmeleri kısıtlarsa, fuhşu teşvik etmiş sayılır. Ailenin korunması ve beslenmesi, ücretlerin dağıtılış şekli gibi sorunlar çoğu zaman evlenmeye engel oluşturur.

Okumaya devam et  İtalya ve Fransa’nın Sözde Ermeni Soykırımını Tanımasının Ardından ABD de Tanırsa Ne Olur?

Özetlemek gerekirse, fuhuşla mücadele edebilmek için evlenmelerin küçük bir yaşta yapılmasının yaygınlaştırılması gerekir. Bu da ancak toplumsal şartlarda, önemli değişiklikler yapılmasıyla sağlanabilir. Bu arada, terbiyede öğrenim ile fiziksel gelişme arasında da bir uzlaşma sağlanmalıdır. Bugün lise denilen okul, eski modeline meydan okuyan bir kurumdur. Bizim öğretim sistemimizde sağlam kafanın, ancak sağlıklı bir vücutta kalabileceği tamamen unutulmuştur. Bazı istisnalar dikkate alınmazsa bu kuralın doğruluğu halk toplulukları incelendiği zaman kolayca görülür.

Savaştan önceki Almanya’da bu gerçeğe gerekli önem verilmedi. Bütün günahlar eğitimdeki sakatlığa yüklendi ama önlem alınması düşünülmedi. Kafaları tek yönlü olarak aydınlatmakla milletin bütünlüğü garanti altına alınmış sanılıyordu. Bu hatanın sebep olduğu yıkıntı sanıldığından çok önce çekildi. Komünizmin kendine uygulama alanı olarak, açlıktan veya uzun süre az gıda almaktan dolayı çökmüş bir halk topluluğunu seçmesi bir rastlantı değildir. Komünizm için elverişli olan çevreler Almanya’nın merkezinde, Saksonya’da ve Ruhr yöresinde idi. Bütün bu yerlerde Yahudi piçlerinin yaydığı bu hastalığa karşı, akıl denilen şeyin hemen hiçbir ciddi karşı koymasına rastlanmıyordu. Bunun da tek sebebi insan zekasının kötülük ve ahlaksızlığa yenik düşmüş olması idi. Bu manzara ise, sıkıntı ve güçlüklerden çok, öğretim sistemimizden ileri geliyordu. Düşünce yerine, yumruğun kesin sonucu belirlediği bir sırada, eğitim ve gelişmenin yok edilmesi, yüksek düzeydeki toplum kesimlerini gelişme yeteneklerinden yoksun bıraktı. Zaten kişisel korkaklığın ilk sebebi de çok zaman vücuttaki eksikliklerden ileri gelir.

Adolf HİTLER