Cihan Ünal Türkiye’yi neden terkediyor?

Mustafa Kemal Atatürk

Cihan Ünal Türkiye’yi neden terkediyor?

Cihan Ünal eski Türkiye’nin nesini seviyordu da şimdi terkediyor?

Hayretler içinde okudum bir KKTC gazetesinin köşe yazarının yazdıklarını.

Aynen aktarıyorum: “Cihan Ünal, o eşsiz sesiyle şiirler okudu. Haftanın birkaç günü, adamızda, tiyatro eğitimi veriyor. Dahası ev yaptırmış, yurttaşlık almış, Kıbrıs’a yerleşme hazırlığı yapıyor. Dedi ki, “Burada yaşamak, burada yurttaş olmak istiyorum çünkü burada çok daha medeni insanlar var, medeni bir yaşam var. Artık magandalardan usandım.” Sonra, Türkiye gazetelerinin ön sayfalarını okudu, sahnede… “Selam verdi, almadı, öldürdü…” “Telefonuna yanıt vermedi, öldürdü…” Tabii Cihan Ünal, henüz, belli ki ‘uzun süreli’ kalmamış Kıbrıs’ta… Biraz yaşayınca anlayacaktır, nasıl ‘küçük Türkiye’ olma yolunda ilerlediğimizi, niçin ‘isyan’ ettiğimizi..” (Cenk Mutluyakalı/Yeni Düzen/16.04.2013).

Lafım yok. Elbette magandalardan, tinercilerden ya da (baba tarafından bir Adanalı olarak üzülerek okuduğum) en çok Adana’da gündeme gelen kadına şiddet olaylarından rahatsız oluyordur.

Bu konuda “tek” olmadığını da biliyorum.

Türkiye büyük bir değişim yaşamakta ve elbette tüm olumlu gelişmelerin yanında hala yeterince olumsuzluk da mevcut.
Daha demokratik, sosyal ve modern bir Türkiye olma yolunda yapılacak çok iş var ülkede.

Elbette eleştirilecek bol konu da!

Ancak Cihan Ünal’ın “Türkiye’yi magandalar ülkesi” ilan ediş tarzı ve buna karşın aynı KKTC’li gazetecinin de belirttiği gibi henüz “yeterince tanımadığı” KKTC’yi de “bilmiyorum kime şirin görünmek amacıyla” övmesi beni çok şaşırttı. Orada bir üniversitede ders verip “iyi para kazanıyor” ve bundan dolayı “mutlu” olabilir. Saygımız var.

Ancak “KKTC’de medeni insanlar var” derken “Türkiye’dekilerin artık medeni olmadığını mı” anlatmak derdinde acaba?
“KKTC’de medeni bir yaşam var” derken “Türkiye’de medeni bir yaşamın olmadığını mı” dile getirmeye çabalıyor?

Okumaya devam et  “VAZİYET NAZİK, VAKİT DAR”

“Artık magandalardan usanmış”.
Helal olsun!
Biliyor musunuz Türkiye’de “belli bir aydın kesim” var ki onlar günümüzde sürekli şikayet etmekteler.
Oysa onlara sormak gerek:
“12 Mart’ta neredeydiniz?”
“12 Eylül’de neredeydiniz?”
“28 Şubat’ta neredeydiniz?” diye.

Onlarca yıl “cuntacı askerler ve onların emrindeki siviller ya da askerleri çıkarları için kullanmaya çalışanlar Türkiye’si” sizce çok medeni bir ülke miydi?

İnsanlar ceketlerine kocaman bir “Atatürk” rozeti taktıklarında medeni mi oluyorlar?

Türkiye’de “idam cezası varken”, insanlara işkenceler yapılırken”, “insanlar asılırken”, “yargısız infazlar ile insanlar katledilirken”, “katledilenler gizli mezarlara gömülürken”, “insanlara dışkı yedirilirken”, “ülkede düşünce özgürlüğü yokken”, “ülke sorunlarını dile getiren filmciler ülke dışında sürgündeyken”, “Ahmet Kaya yurt dışına kaçıp canını zor kurtarırken”, “kitaplar toplanıp yakılırken”, “partiler yasaklanırken”, “politikacılar konuşmalarından ötürü hapis yatarken”, “Aziz Nesin’ler, Demirtaş Ceyhun’lar sıkıyönetim mahkemelerinin terbiyesiz hakimlerince azarlanırken, onurlarıyla oynanırken”, “onbinlerce insan haksız yere hapis yatarken”, “onbinlerce insanın işkence nedeniyle yaşamları karartılmışken”, “ülkede tüm bunlara rağmen hala cunta yapma sevdalısı politika magandası varken” siz “medeni bir üllkede mi” yaşamaktaydınız Sayın Ünal?

2002 yılına kadar KKTC’ye gidip yerleşme ihtiyacı duymadığınız Türkiye demokrasi adına “yüz karası bir ülke “iken siz “huzurlu muydunuz?”.

Ahmet Kaya’ya kendilerini “sanatçı, aydın” diye tanımlayan magandalar bıçak, çatal atarken, “ana avrat söverken” çok medeni insanlar mıydı?

Yukarıda dile getirdiğim “medeni insanların medeni Türkiye’si” yok diye mi Kıbrıslı Türklere Türkiye’yi “şikayet ediyorsunuz”?.
Türkiye’nin en büyük sorunu bu galiba!

Ülkenin kendini “aydın” tanımlayanları “cuntacı oligarşik” dönemlerinde rahatsız olmadıkları kadar rahatsızlar demokratikleşen Türkiye’den.

Silivri’de ellerinde pankartlar aralarında “geçmişin cuntacıları, yargısız infazcıları da bulunan şahısları” kahraman ilan ederken ben de soruyorum “acaba o sözde kahramanlar 12 Eylül’de hangi rütbe ile hangi emri yerine getirmekteydiler” diye.
Çünkü demokratik ülkelerin ordularında çok sayıda asker ve subay ülkelerinde demokrasi ayaklar altına alınmaya kalkıldığında emirlere itaat etmeme vatandaşlık görevini yerine getirdiler. O ülkeler de günümüzde “faşizme karşı tavır alan askerlerin” anıldığı tarihi günler var!

Okumaya devam et  KIBRIS’IN “ÇİPRASCIK”LARI

Bunu nedense Türkiye’de yaşayamadık cunta yıllarında!
Ama sadece askerler mi aydınlarımızın bazıları da cunta yıllarında “pek rahatsız” olmadılar!

Şimdi ise “Türkiye’nin medeni olmayan insanlarının vergileri ile” refahın sağlandığı ülkeye yerleşerek “artık magandalardan usandım” diyenler de var!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir