İSRAİLLİ YETKİLİLERLE YAPILAN CANLI YAYININ AÇILIŞINDA SAYIN ADNAN OKTAR’IN YAPTIĞI KONUŞMASI

ADNAN OKTAR: Bu misafirlerimizin geliş amacı İslam düşüncesi içinde, Hıristiyanlık düşüncesi içinde, Musevilik düşüncesi içinde bir kardeşlik anlayışı vardır, bir sevgi anlayışı vardır. Bunu pekiştirmek dünyadaki anarşiyi, kaosu ortadan kaldırmak, kargaşayı ortadan kaldırmak, sanata, bilime, sevgiye, şefkate, merhamete, dostluğa önem vermek ve bunu ön plana çıkartmak diyebiliriz. - Israildenheyet

ADNAN OKTAR: Bu misafirlerimizin geliş amacı İslam düşüncesi içinde, Hıristiyanlık düşüncesi içinde, Musevilik düşüncesi içinde bir kardeşlik anlayışı vardır, bir sevgi anlayışı vardır. Bunu pekiştirmek dünyadaki anarşiyi, kaosu ortadan kaldırmak, kargaşayı ortadan kaldırmak, sanata, bilime, sevgiye, şefkate, merhamete, dostluğa önem vermek ve bunu ön plana çıkartmak diyebiliriz. - IsraildenheyetADNAN OKTAR: Bu misafirlerimizin geliş amacı İslam düşüncesi içinde, Hıristiyanlık düşüncesi içinde, Musevilik düşüncesi içinde bir kardeşlik anlayışı vardır, bir sevgi anlayışı vardır. Bunu pekiştirmek dünyadaki anarşiyi, kaosu ortadan kaldırmak, kargaşayı ortadan kaldırmak, sanata, bilime, sevgiye, şefkate, merhamete, dostluğa önem vermek ve bunu ön plana çıkartmak diyebiliriz.

Dünyada ateistler, Allah’ inanmayanlar birbirleriyle tam bir ittifak halindeler, tam destekleme halindeler. Fakat buna karşılık Allah’a inananların çoğu birbirlerini desteklemiyor, bu çok yanlış bir tavırdır. Allah’ı sevenlerin birbirlerini desteklemeleri , birbirleriyle kardeş olmaları son derece önemlidir.

Allah’a inanmayanlara düşman olacak değiliz. Onlarda Allah’ın kullarıdır. Onların da iyi olması için gayret ederiz tabii ama demokratik usullerle, sevgiyle ve şefkatle, sertlikle ve şiddetle değil. Ve fikir özgürlüğüne saygı göstererek, düşünce özgürlüğüne saygı göstererek.

Her din kendisini hak din olduğuna inanır. Bu son derece normaldir. Yani ehli kitap dediğimiz vakit, Hıristiyanlar ve Museviler akla gelir. Ve Müslümanlar vardır ayrıca. Müslümanlar tabii ki kendilerinin hak yolda olduğuna inanırlar, yoksa öbür türlü Müslüman olamazlar. Ama bir Hıristiyan da kendisinin hak yolda olduğuna inanır ve cennete gideceğine inanır aksi durumda Hıristiyan olamaz. Bir Musevi de yine kendisinin hak yolda olduğuna inanır, kendilerinin cennete gideceğine inanır ve başka türlü de Musevi olamaz. O zaman bütün dinlerin birbirlerine saygı duyması, şefkat duyması , Allah’ın kulları olarak birbirlerini koruyup kollamaları gerektiğini buradan anlıyoruz. Her dinin kendisini hak görmesi de son derece makul ve normaldir. Ama yeter ki kavga olmasın, gürültü olmasın, savaşlar olmasın, fikir özgürlüğüne baskı olmasın, bunlar olduktan sonra zaten Allah diyor ayette “Sizi çeşitli ümmetler olarak yarattım” diyor, cenabı Allah. O yüzden bunun makullüğünü ve normal olduğunu Kuran bize bildiriyor.

Dünyada en büyük sorun ateizmdir. Yani Allah’a inanmama sorunu en büyük olaydır. Darwinizm ve materyalizm en büyük sorundur. Üç dinin mensupları ittifak ederek Darwinizm’e materyalizme ve ateizme karşı ilmi akılcı ve kardeşçe bir mücadele vermeleri gerekmektedir.

Çünkü Museviler birçok yerde eziliyor, Hitlerin zamanında ezmeye kalktılar, İspanya’da ezmeye kalktılar, kendi vatanlarında, kendi yurtlarında ezmeye kalktılar. Aynı şekilde Hıristiyanları, Protestanları, Ortodoksları birçok yerde ezmeye kalktılar ve onlara acı verdiler. Müslümanlara yapılan zulüm zaten dünyaca meşhur, biliniyor. Bakın burada demek ki bir şeytani oyun oynanıyor, yani Hıristiyanları Müslümanlara, Müslümanları Hıristiyanlara, Musevileri Müslümanlara, Müslümanları Musevilere, düşman ederek birbirlerine kırdırarak ateistler, Darwinistler, materyalistler ve Dünya masonluğu bir yola girmeye çalışıyor. Bir taktik uyguluyor, şeytani taktik uyguluyor. Biz bu oyunu kıracağız. Biz böyle bir şeye müsaade etmiyoruz. Allah’ı sevenler birbirlerini destekleyecekler, birbirlerine yardımcı olacaklar, herkes kendi dinini özgürce yaşayacak. Ve her dine de saygılı olacağız.

Musevileri tabii ki Museviler idare edecektir. Hıristiyanları tabii ki Hıristiyanlar, Müslümanlar da Müslümanlar idare edecektir. Kuran’ın işaret ettiği nokta budur. Yani Hıristiyanları ve Musevileri veliler edinmeğinden kasıt idareciler, yöneticiler edinmeyin anlamındadır. Bu da son derece normaldir. Tabii herkes kendi inancında olan bir insanın kendisini yönetmesini ister. Bu anlamdadır yoksa Peygamber Efendimiz (sav) zamanında, Hıristiyanlara ve Musevilere şefkat göstertildi, sevgi, ilgi, alaka göstertildiği, onları korunup kollandığı … kitaplarında yazar. Herkes bilir. Fatih Sultan Mehmet devrinde Hıristiyanların ve Musevilerin ne kadar rahat yaşadığını, ne kadar huzurlu yaşadıklarını herkes bilir. Ayrıca onları İspanya’dan nasıl alıp getirttiğimizi Musevileri, burada onlara nasıl imkan tanıdığımızı huzur içinde yaşattığımızı da herkes bilir. Atalarımız bu güzelliği, bu saygı anlayışını çok güzel uygulamışlardı, bizlerde bu güzelliği uygulamaya devam edeceğiz.

Okumaya devam et  Suudi Arabistan'ın Dış Politikasını Şekillendiren Faktörler

Dolayısıyla böyle konuları anlamazlıktan gelip kan dökmeyi, şiddeti, inananları birbirine kırdırmayı düşünen zihniyet , deccaliyete ve şeytana hizmet etmiş olur.

Dolayısıyla ne Hıristiyanların ateist olmasına müsaade ederiz, Darwinist ve materyalist olmalarına, ne Musevilerin ateist ve materyalist olmasına müsaade ederiz, ne de Müslüman kardeşlerimizin ateist ve materyalist olmasına müsaade ederiz. Dünyada imansızlığa, dinsizliğe karşı çok kararlı bir mücadele vereceğiz, inşaAllah. İsrail’de ateizme hiçbir şekilde müsaade etmediğimiz biliniyor. Ve bu konuda yoğun bir gayret içerisinde olduğumuz biliniyor. Dindar Hıristiyanlara da ateistlerin Darwinistlerin etki etmemesi için yoğun gayret içindeyiz. Ama tabii ki herkesin kendi dini içerisinde son derece özgür olması da son derece önemlidir. İsrail ile Türkiye’nin arasını açama çabalarını da boş bir gayret olarak görüyorum ben. İsrail ehli kitap bir ülkedir. Ehli kitaptır onlar. Onlarla aramızda bir gerilim olmasını bir mücadele olmasını asla kabul etmeyiz. Nasıl atalarımızın zamanında dostça yaşadıysak şimdi de aynı şekilde dostça yaşayacağız. Aynı şekilde bu Hıristiyan kardeşlerimiz içinde böyledir. Onlarda Allah’ın kullarıdır. Onlar da bir ümmettir. Onlara da şefkatle yaklaşacağız.

Yani romanla, filmle, tiyatroyla biz ne Musevilere düşman oluruz, ne Hıristiyanlara düşman oluruz, ne de buna müsaade ederiz.

İsrailli heyet mensupları:

1 ) İmar Bakanı yardımcısı Eyüp Kara (Necef ve Celile için Kalkınma ve İmar Bakanı Yardımcısı; Başbakan Benjamin Netanyahu’ya en yakın Musevi olmayan kişi; Museviler, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğer tüm dinler arasında güçlü ve sıcak bir ilişki kurulması hedefine sahip)
2 ) Haham Yeshayahu Hollander (Kudüs Musevi Hahamlar Meclisi Sanhedrin, Beni Nuh Mahkemesi Başkanı)
3 ) Haham Ben Abrahamson (Kudüs Musevi Hahamlar Meclisi Sanhedrin’in İslam konusunda danışmanı)
4 ) Efraim Lahav (Başbakanlık ofisinden kıdemli strateji danışmanı; Kudüs Akademik Biriliği yönetim kurulu başkanı)
5 ) Dürzi topluluğu lideri Şeyh Ameen Kablan
6 ) Ortodoks Hıristiyan lider Rahip Hurrian Dimitri
7 ) Bedevi lider Sn. Ataf Krinawi
8 ) Samaritlerin lideri Sn. Japhet Tsedaka (Yefet Zadka)

19 OCAK 2010

İSLAM DÜNYASINDA BİR İLK: ADNAN OKTAR MUSEVİLER VE MÜSLÜMANLAR ARASINDA KARDEŞLİĞİ TESİS EDİYOR

Sayın Adnan Oktar’ın İsrail’den gelen heyetle yaptığı toplantı, hem İslam dünyasında hem de Batı’da büyük bir ilgiyle takip edildi ve Ortadoğu barışı için atılmış çok büyük bir adım olarak kabul edildi.

Sayın Adnan Oktar bugün, 20 Ocak 2010 Çarşamba, İsrail’den gelen içlerinde farklı dini grupların liderleri ve İmar Bakanı Yardımcısı Sayın Eyup Kara’nın da bulunduğu geniş bir heyetle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının amacının, Müslümanlar ve Museviler arasında oluşturulmaya çalışılan suni gerginliklere engel olmak, bölgede barışın hakim olmasını sağlamak ve uzun süredir esir olarak tutulan İsrailli er Gilad Shalit’in serbest bırakılması için kamuoyuna çağrıda bulunmak olduğu açıklandı.

Toplantıda konuşma yapan Adnan Oktar, Müslümanların ve Musevilerin Hz. İbrahim’in çocukları olduğunu, bir tarafın İsmailoğulları diğer tarafın Yakupoğulları olduğunu, dolayısıyla iki topluluk arasında çatışma olmasının çok yersiz olduğunu ifade etti. Musevilerin ve Hıristiyanların bizlere emanet olduklarını, tıpkı Peygamberimiz (sav) döneminde olduğu gibi onların en iyi şekilde korunmasını sağlayacağını, Musevilerin de Hıristiyanların da Müslümanların da “saçlarının tek teline bile zarar gelmesine müsaade etmeyeceğini” söyleyen Oktar, Kuran’a ve hadislere uygun olan davranışın bu olduğunu belirtti. İçinde bulunduğumuz yüzyılın Mehdiyet çağı olduğuna dikkat çeken Sayın Oktar, bundan sonra artık savaşların sona ereceğini, tüm silahların bırakılacağını, akan kanların ve terörün duracağını, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada sevginin hakim olacağını söyledi. İran’ın nükleer silah üretmesi konusunda neler düşündüğü yönündeki soruya ise, atom bombası kullanılmasının İslam’a göre haram olduğunu ifade eden Sayın Oktar, bu konuda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat’a haber gönderdiğini, nitekim bir müddet sonra İran’ın da açıklama yaparak atom bombasının haram olduğunu ve kullanmayacaklarını söylediklerini belirtti. Konuyla ilgili olarak Hürriyet gazetesinde manşetten haber yapıldığını da vurguladı.

Er Gilad Shalit’le ilgili soruları da cevaplayan Sayın Adnan Oktar, “Bir insanın sürekli, her an öldürülme korkusuyla esir tutulmasının” çok zor olduğunu, Gilad’ın anne ve babasına kavuşmasını istediğini hem Gilad’ın hem de ailesinin çektiği acıların son bulması gerektiğini söyledi. Ancak bununla birlikte, İsrail hapishanelerinde tutulan annelerin, kız çocuklarının ve gençlerin de biran önce bırakılmaları gerektiğini ifade eden Oktar, “bu kardeşlerimiz birer melek gibi o hapishanelerden çıksınlar, barış için ilimle, kültürle çalışma yapan insanlar olsun istiyoruz” dedi. Gilad’ın babası Noam Shalit ile görüşmelerinin devam ettiğini açıklayan Adnan Oktar, önümüzdeki günlerde Noam Shalit’in Türkiye’ye geleceğini ancak güvenlik sebebiyle bu görüşmelerin detayları hakkında bilgi veremeyeceklerini söyledi.

İsrail’le Türkiye arasında gerginlik oluşturmaya çalışanların boş bir çaba içinde olduğunu da vurgulayan Sayın Adnan Oktar, Musevilerle Müslümanların, Müslümanlarla Hıristiyanların, Şiilerle Sünnilerin, Şiilerle Vahabilerin çatışmasını isteyen, sürekli kan dökülmesinden yana insanlar olduğunu ama bunların hedeflerine ulaşamayacaklarını söyledi. Yangına körükle gitmek yerine, yatıştırıcı, affedici, geçmişi geçmişte bırakan, bundan sonra neler yapılabileceğini değerlendiren, barışcıl ve ılımlı bir üslupla hareket eden bir yapı içerisinde olmanın önemine dikkat çeken Oktar, Müslümanların Musevilere bakış açısının nasıl olması gerektiği hakkında da önemli açıklamalar yaptı.

Kuran’da yer alan “Hıristiyanları ve Musevileri veliler edinmeyiniz” ayetini bazı kimselerin yanlış anladıklarını, bu ayette bildirilenin Hıristiyanları ve Musevileri kendinize yönetici edinmeyiniz anlamında olduğunu, bunun da çok doğal olduğunu, Müslüman bir toplumda Müslüman, Hıristiyan bir toplumda Hıristiyan, Musevi bir toplumda Musevi bir yönetici olmasının halkın rahatlığı açısında doğal olarak istenen bir durum olduğunu ifade etti. Peygamberimiz (sav) döneminde Kitap Ehli’nin çok rahat yaşadığını hatırlatan Oktar, Osmanlı döneminde Musevileri İspanya’dan alıp topraklarımıza getirdiğimizi, onları en güzel şekilde konaklayıp yerleştirdiğimizi, onlara yurdumuzu açtığımızı, bugün de tıpkı geçmişte olduğu gibi güzellik içinde yaşanması gerektiğini söyledi.

Toplantıya katılan diğer katılımcılar da, Sayın Adnan Oktar’ın öncülüğünde böyle bir toplantı düzenlenmesinin barış ve kardeşlik için olan önemine dikkat çektiler. Toplantıda Suriye Müftüsü’nden gelen ve bu girişimi destekleyen mesajı okuyan Sanhedrin Bnei Noah Mahkemesi Başkanı Haham Sayın Yeshayahu Hollander, Bir olan Allah’a iman edenlerin birlikteliğinin büyük bir güç olduğunun üzerinde durdu. İmar Bakanı Yardımcısı Sayın Eyup Kara da bu toplantının İslam dünyasında çok önemli bir değişime vesile olacağı inancında olduğunu ve Sayın Adnan Oktar’la birlikte bu girişimin içinde olmaktan mutlu olduğunu ifade etti. Ortodoks Hıristiyan lider Rahip Hurrian Dimitri ise burada bulunmalarının amacının ve vermek istedikleri mesajın tüm dinlerin sevgi, kardeşlik ve barış içinde yaşaması olduğunu belirtirken Sayın Adnan Oktar aynı Peygamberimiz gibi tüm şiddet ve önyargıların değişmesine vesile olan çok büyük bir insan olduğunu söyledi.

Yerli ve Yabancı basın tarafından büyük ilgiyle izlenen toplantıda Sayın Adnan Oktar’ın Hz. İsa (as)’ın çok yakında zuhur edeceğini, dünyada artık hiçbir savaş yaşanmayacağını, bilimin, sanatın, estetiğin geliştiği bir döneme girdiğimizi söylerken, çok yakında Türk İslam Birliği’nin kurulacağının müjdesini de verdi. “Bundan iki yıl önce vizeler kalkacak, Türk İslam Birliği kurulacak demiştim, olaylar tam bu şekilde gerçekleşiyor” diyen Sayın Oktar büyük bir sevgi ve dostluk birliğinin oluşmaya başladığını, bu birliğin yeryüzünde barışın garantisi olacağını söyledi.

İsrailli heyet mensupları:

1 ) İmar Bakanı yardımcısı Eyüp Kara (Necef ve Celile için Kalkınma ve İmar Bakanı Yardımcısı; Başbakan Benjamin Netanyahu’ya en yakın Musevi olmayan kişi; Museviler, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve diğer tüm dinler arasında güçlü ve sıcak bir ilişki kurulması hedefine sahip)
2 ) Haham Yeshayahu Hollander (Kudüs Musevi Hahamlar Meclisi Sanhedrin, Beni Nuh Mahkemesi Başkanı)
3 ) Haham Ben Abrahamson (Kudüs Musevi Hahamlar Meclisi Sanhedrin’in İslam konusunda danışmanı)
4 ) Efraim Lahav (Başbakanlık ofisinden kıdemli strateji danışmanı; Kudüs Akademik Biriliği yönetim kurulu başkanı)
5 ) Dürzi topluluğu lideri Şeyh Ameen Kablan
6 ) Ortodoks Hıristiyan lider Rahip Hurrian Dimitri
7 ) Bedevi lider Sn. Ataf Krinawi
8 ) Samaritlerin lideri Sn. Japhet Tsedaka (Yefet Zadka)

20 Ocak 2010


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir