Devletimizin Kürtçe yayınlarından sonra

19 Ocak 2009
Yavuz Bülent BÂKİLER - TÜRKİYE
TRT Şeş’in Kürtçe yayına başlamasından sonra, başka toplulukların da sıraya gireceği belliydi. Nitekim Çankaya Köşkünde, Cumhurbaşkanımızı ziyaret eden 50 civarında Çerkez Dernekleri temsilcileri, “Bize de Çerkezce yayın yapma hakkı tanınsın. Çünkü Türkiye’de altı milyon Çerkez yaşıyor!” dediler.
Çerkezlerden sonra Lazlar, TRT Genel Müdürlüğü önünde tulum çalarak, horon teperek seslerini yükselttiler: “Devlet, Kürtlere tanıdığı hakkı bize de sağlamalıdır. TRT, Lazca da yayın yapmalıdır. Eğer bu isteğimiz, TRT tarafından kabul edilmezse, çok iyi yetişmiş hukukçularımız vardır. Onlar vasıtasıyla, Lazca yayın meselesini önce bizim mahkemelerimize sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götüreceğiz” dediler.
Kulağınız yeni isteklerde olsun. Göreceksiniz çok yakında Çankaya veya TRT Genel Müdürlüğü önünde toplanacak kişiler, ağızlarını kocaman kocaman açarak bağıracaklardır:
- “Biz de Gürcü dilinde yayın yapılmasını istiyoruz!”
- “Biz de Arapça yayın yapılmasını istiyoruz!”
- “Bize de Arnavutça, Boşnakça, Süryanice, Romanca.... yayın yapılmak imkânları sağlansın!” diyeceklerdir.
İstekler bu kadarla kalır mı dersiniz? Ermeniler, Yahudiler, Rumlar da yollara düşebilirler. Konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal ettiği takdirde oradan, yüzde yüz aleyhimizde bir kararla devletimizin karşısına dikilebilirler.
Batılı devletlerin hesapları, Türkiye’yi bölmek, parçalamaktır.
Benim, Kürtlerden de, Çerkezlerden de, Lazlardan da, kardeşim kadar bana yakın arkadaşlarım var. Samimi kanaatimi açıklıyorum: Kürtçe yayın, zamanla, Kürtleri bir büyük felâketin içine çekebilir. Ermenistan’ın ve İsrail’in büyük devlet siyasetlerini bilmeyenler, bu iddiama dudak bükeceklerdir. Ama unutulmasın: Gazze, 1917 yılına kadar, bizim sınırlarımız içindeydi. İngilizler, Arap yarımadasına saldırınca Gazze topraklarında üç defa savaşa girdik. Gazze’yi İngilizlere karşı, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, Refet Bele, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy savundular. Son Gazze savaşında, oradan çekilmek zorunda kaldık.
Gazze, 400 yıl, Osmanlı idaresinde huzurla yaşamıştı.
Bugün Gazze’deki dehşetli faciayı görüyorsunuz. İnşallah ben yanılmış olurum. Sanıyorum ki, bundan belki de 40-50 yıl sonra, Rusya’yı, Amerika’yı ve bütün Avrupa devletlerini arkalarına alacak olan Ermeni ve İsrail orduları, Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzu, Gazze’den bin beter hale getirmek için kuduracaklardır. - gazze gaza
, ,

19 Ocak 2009
Yavuz Bülent BÂKİLER – TÜRKİYE
TRT Şeş’in Kürtçe yayına başlamasından sonra, başka toplulukların da sıraya gireceği belliydi. Nitekim Çankaya Köşkünde, Cumhurbaşkanımızı ziyaret eden 50 civarında Çerkez Dernekleri temsilcileri, “Bize de Çerkezce yayın yapma hakkı tanınsın. Çünkü Türkiye’de altı milyon Çerkez yaşıyor!” dediler.
Çerkezlerden sonra Lazlar, TRT Genel Müdürlüğü önünde tulum çalarak, horon teperek seslerini yükselttiler: “Devlet, Kürtlere tanıdığı hakkı bize de sağlamalıdır. TRT, Lazca da yayın yapmalıdır. Eğer bu isteğimiz, TRT tarafından kabul edilmezse, çok iyi yetişmiş hukukçularımız vardır. Onlar vasıtasıyla, Lazca yayın meselesini önce bizim mahkemelerimize sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götüreceğiz” dediler.
Kulağınız yeni isteklerde olsun. Göreceksiniz çok yakında Çankaya veya TRT Genel Müdürlüğü önünde toplanacak kişiler, ağızlarını kocaman kocaman açarak bağıracaklardır:
– “Biz de Gürcü dilinde yayın yapılmasını istiyoruz!”
– “Biz de Arapça yayın yapılmasını istiyoruz!”
– “Bize de Arnavutça, Boşnakça, Süryanice, Romanca…. yayın yapılmak imkânları sağlansın!” diyeceklerdir.
İstekler bu kadarla kalır mı dersiniz? Ermeniler, Yahudiler, Rumlar da yollara düşebilirler. Konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine intikal ettiği takdirde oradan, yüzde yüz aleyhimizde bir kararla devletimizin karşısına dikilebilirler.
Batılı devletlerin hesapları, Türkiye’yi bölmek, parçalamaktır.
Benim, Kürtlerden de, Çerkezlerden de, Lazlardan da, kardeşim kadar bana yakın arkadaşlarım var. Samimi kanaatimi açıklıyorum: Kürtçe yayın, zamanla, Kürtleri bir büyük felâketin içine çekebilir. Ermenistan’ın ve İsrail’in büyük devlet siyasetlerini bilmeyenler, bu iddiama dudak bükeceklerdir. Ama unutulmasın: Gazze, 1917 yılına kadar, bizim sınırlarımız içindeydi. İngilizler, Arap yarımadasına saldırınca Gazze topraklarında üç defa savaşa girdik. Gazze’yi İngilizlere karşı, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, Refet Bele, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy savundular. Son Gazze savaşında, oradan çekilmek zorunda kaldık.
Gazze, 400 yıl, Osmanlı idaresinde huzurla yaşamıştı.
Bugün Gazze’deki dehşetli faciayı görüyorsunuz. İnşallah ben yanılmış olurum. Sanıyorum ki, bundan belki de 40-50 yıl sonra, Rusya’yı, Amerika’yı ve bütün Avrupa devletlerini arkalarına alacak olan Ermeni ve İsrail orduları, Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzu, Gazze’den bin beter hale getirmek için kuduracaklardır.
Okumaya devam et  PKK,süreçte “üçüncü taraf” istiyor…

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir